22 Kasım 2015 Pazar

insanlar...

İnsanların kafası çok karışık ve her geçen gün daha da karışıyor. Hangi konuda ne düşüneceğimizi bilemiyoruz. Bunun sebebinin bilgi transferinin son dönemde inanılmaz boyuta gelmesine bağlıyorum. Bundan yüz yıl önce bir insanın tüm hayatı boyunca öğrenebildiği bilgileri bugün bir kaç saat içinde öğrenebiliyoruz. Bu bilgi akışı öyle bir hale geldi ki beynimiz artık gelen bilgileri işleyemiyor ve hangi konuda hangi fikri edineceğimizi bilemiyoruz. Gelen bilgiler hem kirli hem de çok fazla. Ayrıca ortalıkta temiz bilgi yok. İşin kötü tarafı sadece sosyal medya değil, klasik medya, son dönemde yazılan kitaplar ve gazetelerdeki bilgi de güvenilir değil. Bütün bunlar kişide kafa karışıklığı ve huzursuzluk yapıyor. Tavsiyem gereksiz bilgileri çöpe atmanız ve ruhsal dinginliğiniz için iletişim kanallarınızı kısmanız şeklinde olacaktır. Mesela belirli saatlerde facebooka bakılabilir. Onun dışında gelen bilgiyi filtrelemeden kabul etmeyin. Birkaç farklı kaynak tarafından onaylanmasına dikkat edin. Sabahtan akşama kadar aynı kanalı izlemeyin. Ve hiçbir fikre sıkı sıkıya tutunmayın çünkü yarın daha iyisi gelebilir. Her zaman açık fikirli olun. İşin kötü tarafı bu yazıyı açık fikirli olmayanlar da anlayamayacak. Neyse... 

aforizma 172

Öğretmen olmak istiyorsan önce öğrenci olmak zorundasın. Ve öğretmeye başladığında asla her şeyi bilen adam olma öğrenen adam ol. Gerçek bir öğretmen öğrenen ve öğrenmeye devam eden kişidir.

aforizma 171

Nefret karanlıktır sevgi ışık. Birini sevdiğinizde o sevgi karanlığı yararak sahibine ışık hızıyla ilerler. Her yanınız ışık olana kadar sevin. İşte o zaman sevginin ta kendisi olursunuz...

12 Kasım 2015 Perşembe

Değer Katmak...

Öğrencilik yıllarım boyunca düğün salonlarında fotoğrafçılık yaparak cep harçlığımı çıkarttım. Şipşakçı diyorlardı bize. 1996- 2001 yılları arasındaydı. Yaptığım iş henüz dijital teknolojiyle tanışmamıştı. Bir çok düğünde bir çok insanla karşılaştım. Boşnak düğünlerinden Kars düğünlerine kadar 72 milletin düğünlerini ve oyun havalarını bilirim. O düğünlerde bugünün parasıyla 1 liraya mal ettiğimiz fotoğrafları 20 liraya satıyorduk. Biraz fazla pahalıydı kabul ediyorum ama bir çok insan itiraz etmeden o fotoğrafları alıyordu. Burada asıl değinmek istediğim şey şu: Düğüne gelen o insanlar o fotoğrafları satın alıyorlardı çünkü buna değeceğini düşünüyorlardı. Bir daha asla yakalayamayacakları anları, kendi düğünlerini resmediyordum çünkü. O zamanlar buna tam bir anlam veremiyordum ama bugün çok iyi biliyorum ki bir şeyin değeri maliyetiyle değil ne kadar değer sunduğuyla ölçülüyor. Yer ve zaman da önemli tabi ki. Altın ne kadar pahalı olursa olsun çölde susuz kalmışsanız altın size hiçbir şey ifade etmeyecektir. Düşük maliyetli olan su ise o anda en değerli şey olacaktır sizin için. Dikkat edin; Size pahalıya mal olan bir şey gerçekte değersiz olabilirken, bazen de yanı başınızda duran bir bilgi ya da nesne sudan ucuza mal ettiğiniz halde çok değerli olabiliyor. Aslında bu değeri yaratan yegane şey nesnenin içine anlam katan insandır. Mesela benim bugün çok da pahalıya mal etmediğim konuşmalarım var. Ama hepsi çok değerli çünkü onlara kattığım anlamla dinleyicilere aslında bir değer sunuyorum. Sizler de ne iş yapıyor olursanız olun, ne kadar basit ya da az maliyetli olursa olsun eğer yaptığınız işe anlam katabiliyorsanız sizin de sunduğunuz şeyler çok değerli olabilir. Başarılı insanların diğerlerinden yegane farkı budur. Onlar kendi yaşamlarına, başkalarının yaşamlarına ve yaptıkları işlere değer katarlar...

8 Kasım 2015 Pazar

aforizma 170

Aşk andadır...

7 Kasım 2015 Cumartesi

aforizma 169

Gelişine seveceksin arkadaş. Kaç kaç biteceği belli olmayan bir maç gibi hayat. Bazen vurursun gol olmaz bazen de beklemediğin anda golü yersin. Ne pasın nereden geleceği belli ne de ne zaman gol olacağı. O yüzden sevgi geldiğinde kaçırma kim bilir tekrar ne zaman gelir. Gelişine sev. Belki gol olur...