24 Nisan 2010 Cumartesi

HAMUR

Hepimiz hamuruz... Kimimizin suyu fazla kimimizin unu. Tuzu fazla koyarsan poğça, şekeri fazla koyarsan kek oluyoruz. Kimimiz doktor, kimimiz katil oluyor böylece. Aslında aynı hamurun birer parçasıyız. İster ruh hamuru deyin buna ister tanrının oyun hamuru, hepimiz aynıyız... Biriz...

Aramızda çok büyük farklar olduğunu sanıyoruz ama iki menekşe çiçeği arasındaki fark ne kadarsa bizlerin arasındaki fark da o kadardır aslında. Menekşelere baktığınızda birbirinin aynı yaprakları, aynı çiçekleri görürsünüz. Ama çiçeklerin bazıları sağa, bazılarıysa sola bakar. Birinin dalı eğikken, ötekininki biraz daha yüksektedir. Fakat bizim için ikisi de menekşe çiçeğidir ve aynı kokuyu verirler. İnsanlara da uzaktan bakmayı deneyin. Bunu en basit haliyle futbol sahalarında farkederiz. Birbirinin aynı yirmiiki kişi menekşelerden farksızdır uzaktan bakınca. Yaklaştıkça aradaki farkları da görmeye başlarız. Peki ya gol attıktan sonra tribünlere koşan futbolcu? Sahadan tribünlere bakınca da seyirciler birbirinden farksızdır. Kavanozdaki toz şeker gibidir seyirciler futbolcu için. Yaklaştıkça küp şeker gibi olurlar. Ama hepsi birbirinin aynıdır sonuçta!

Menekşelerden bazılarının rengi daha koyu, bazılarınınki daha açıktır. İnsanların da bazıları zenci iken bazıları beyaz olur. O yapraklar kadar yakın durduğumuz için bize arada çok fark varmış gibi görünür. Ama aramızdaki fark bir menekşe çiçeğinin yaprakları kadardır sadece. Hepimiz BİRiz! Öyleyse birbirimize olan bu gurur niye?..

15 Nisan 2010 Perşembe

"Özgür olmayan bir ruh özgün olamaz." Cem Özüak (Konsept danışmanı: Saim Ergün)