22 Kasım 2009 Pazar

BAŞARI İPİNDE TAKILMADAN ATLAYABİLMEK:

Nedense dünyada bazı insanlar çok başarılı olurken bazıları başarısızlık denizinde yüzmekten ömrünün sonuna kadar kurtulamıyor. Hayatı başarısızlıklarla dolu kişilerin başarıyı tatmaları için pek çok kitap yayınlanıyor ve bu kitaplar yok satıyor. Başarısız kişiler bu kitapları okuduktan sonra daha başarılı oluyorlar mı bilmiyorum ama bu kitapların yazarları son derece yüksek tirajlarla çok zengin olup diğer başarılı insanların arasına karışıyor. Dünyadaki kişisel gelişim ve başarı kitaplarının babası benim bildiğim kadarıyla Dale carnegie dir. Kendisi Amerika’da fakir bir çiftçi ailesinin çocuğu olarak 1888 yılında dünyaya gelmiştir. Kolej eğitimini tamamladıktan sonra satış alanında çalışmalar yapmış ve çok kısa sürede yönetici pozisyonuna gelmiştir. Daha sonra yöneticilik kariyerini yarıda bırakarak kişisel gelişim ve satış pazarlama kursları düzenlemiş, kişisel gelişim üzerine kitaplar yazmış, bu kitaplar tüm dünyada milyonlarca satmış ve satmaya da hala devam etmektedir. Carnegie bu kitaplardan elde ettiği gelirle carnegie vakfını kurmuştur. 1956'da öldüğünde arkasında düyanın en büyük vakılarından birini bıraktı. Milyar dolarlık bütçeye sahip bu vakıf hala faaliyetlerini sürdürmektedir.

Dale carnegie kitaplarıyla ilk tanışmam lise yıllarında oldu. Teoride çok güzel ama uygulaması çok zor olan satış pazarlama teknikleriyle dolu bu kitabı okuduktan sonra hayatımda pek fazla birşey değişmedi maalesef ama kişisel gelişime olan merakım azalmadan devam etti. Bu merakım zamanla satış pazarlama dan NLP ye oradan da reiki, kundalini ve benzeri uzakdoğu menşeğli enerji sistemleri ve meditasyon çalışmalarına kadar uzandı. Bugün geldiğim algı seviyesinde başarıyı ip atlayan çocuklara benzetiyorum. Başarılı insanların profillerine baktığımda hiçbirinin aynı yöntemi kullanmadığını, aslında hepsinin biribirinden farklı tarzları olduğunu gördüm. Öyleyse matematiksel olarak bir başarı formülünden söz etmek mümkün değil. Peki öyleyse bu insanların ortak noktaları nelerdir?

Başarının Sonsuz sayıda yolu var. Ve sonsuz sayıda farklı özellikte insan farklı alanlarda başarılı olabiliyor. Başarının zeka ve sosyal çevre sayesinde olduğunu nispeten kabul edebiliriz. Ama tamamen bundan ibaret olduğunu da söyleyemeyiz. Zeka ve sosyal çevre yardımcı faktörlerdir. Öyleyse başarının sırrı nedir?

Evrenin başarı ipi...

Ben başarıyı bir ipe, başarılı insanları da ip atlayan çocuklara benzetiyorum. İp atlayanlar kervanında ayağı , kafası ipe takılmadan atlayabilenler başarılı insanlardır. İpe takılmamak için de başarının ahengine uyum sağlayabilmek gereklidir. İpin dönme hızına yani başarının frekansına... Siz çok yükseğe zıplıyor olabilirsiniz, nefesiniz çok kuvvetli olabilir. Çok çevik ve atik de olabilirsiniz. Ama eğer dönmekte olan ipin arasına yanlış bir zamanlamayla girerseniz o ip ayağınıza, kafanıza dolanır. Hiç atlamamış olmayı bile dileyebilirsiniz. Evrenin başarı ipinde atlayabilmek için ipin ahengine uyum sağlayabilmemiz gereklidir. “Doğru zaman, doğru yer, doğru insan” şeklinde özetlenebilecek bu ahengi kendi lehimize çevirmek de mümkündür.

Öncelikle başarı eyleminin bilmekten ziyade bir hissediş olduğunu farketmemiz gerekiyor. Evrenin tılsımlı ipinde takılmadan atlayabilmemiz için göremediğimiz bu ipi hissedebilmemiz gerekli. Her başarısızlığın ardından kaldığımız yerden değilde sıfırdan başlamak daha doğru olur. Çünkü kaldığımız yerdeki frekansımız hala aynıdır. Mevcut frekansla "şanslı" insanlar arasına, başarılı insanlar arasına girmemizin mümkün olmadığını zaten gördük. Öyleyse frekansımızı değiştirmemiz gerekiyor. Mesleğimizi, ailemizi değiştirmemiz gerekmiyor belki ama o kadar köklü olmasa da mademki doğru mekan, zaman ve insan faktöründen bahsettik öyleyse zaman kendiliğinden değiştiğine göre bize düşen de mekan ve insanları değiştirmek olmalı. Ancak o şekilde hayata yeni bir frekansla sıfırdan başlayabiliriz. Bu uğurda yakın çevremizi bile değiştirmemiz gerekebilir. Milyonlarca insan bunu denemeye cesaret edemediği için ömürlerinin sonuna kadar aynı frekansta yaşayıp başarıdan uzak bir şekilde ölüp gittiler. Bu dünya sahnesi ilk adımı atacak cesareti gösteremediği için tarihte kaybolup giden sürüyle dahi insana şahit olmuştur...

Şunu da unutmamak gerekir ki herhangi bir zamanda başarılı olamayan insanlar aynı insanlarla aynı mekanda kalarak farklı bir zamanda da başarılı olabilirler. Bunun planamasını herkesin kendisi yapması gerekir. Başarı kokusunu almadığımız bir ortamda daha fazla kalmaya da gerek yok. Öyleyse bu durumda bütün enerjimizi o ortamdan uzaklaşmak için kullanmalıyız. Çoğu zaman başarılı insanlarla birlikte vakit geçirmek bizi başarı ipinin frekansına daha da yaklaştırır. Başarının tanımı da herkese göre farklılık gösterdiği için kimlerle takılmamız gerektiğine kendimiz karar vermeliyiz. Başarılı bir kumarbaz olmak isteyen kişiyle başarılı bir din adamı olmak isteyen kişinin bulunması gereken ortamlar farklıdır. Buna göre sosyal ve iş ortamımızı kendimiz belirlemeliyiz.

Dünya artık eski dünya değil. Her geçen gün yeni kuramlar ortaya atılmakta, her geçen gün dünya daha da hızlı değişmekte... Bu değişime ayak uydurabilenlerin ayakta kalabileceği, ayak uyduramayanların dünya sahnesinden silineceği aşikar. başarının tanımı da değişime uğramakta. Artık başarılı olmak için pek çok parametreyi aynı anda düşünmemiz gerekiyor . Gelecekte yerküre analitik düşünebilenlerin dünyası olacak... Bu analitik dünyada ben de sizlere farklı bir bakış açısı sunmaya çalıştım... Hayatta hep başarılı olmanız dileklerimle...

1 yorum:

  1. Sayin Cem Ozuak,

    Gercekten de ilginc biz yazi. Vurgulanan cogu nokta da oldukca isabetli bence. Sahsi kanaatim, hayatta basarili olmanin yolu dogru kararlari vermekten geciyor. Hayatimizi buyuk bir pastaya benzetirsek, her gun verdigimiz kararlar bu dev pastanin kucuk kesitlerini olusturuyor.

    Yazinizdaki kilit nokta ise hic suphesiz cesaret olgusu. Zira, satranc oyunculari da mac esnasinda bazen dogru hamleyi gormekte, ancak belirtilen oldurucu (nidali) hamleyi yapmaya cesaret edememekteler, oyle degil mi?

    Yazinizdan dolayi tebrik eder, basarili calismalarinizin devamini dilerim...

    Dr. Cevdet KIZIL

    YanıtlaSil