13 Eylül 2009 Pazar

FUZULİ BİR YAZI
Fuzuli türk divan edebiyatının en büyük şairlerinden biridir. Bireysel duygu ve sevgi anlayışını barındıran şiirleriyle ünlüdür. Asıl adı Muhammed Bin Süleyman dır. Doğum yılı kesin olarak bilinmemekle beraber bazı kaynaklarda 1480 olarak geçmektedir. Kerbela’da doğdu. 1556 yılında yine Kerbela’da vefat etmiştir. Yaşamı hakkında yeterli bilgi yoktur. Şiirde "fuzuli" adını, kendi şiirlerinin başkalarınınkilerle, başkalarının şiirlerinin de kendisininkilerle karşılaştırılması için aldığını, böyle bir takma adı kimsenin beğenmeyeceğini düşündüğünden kullandığını, Farsça divanı’nın girişinde açıklar. İşe yaramayan", "gereksiz" gibi anlamlara gelen "fuzuli" sözcüğünün başka bir anlamı da erdemdir. Onun bu iki karşıt anlamdan yararlanmak istediğini söyleyenler de vardır.
Buraya kadar her şey normal. Şahsiyetin biyografisinden küçük bir bölüm sunduk Gelelim asıl konuya:
Halk arasında yaygın olarak kullanılan ‘’fuzuli’’ kelimesini pek çoğumuz ünlü divan şairi Fuzuli’den türediğini zannederiz. Ama sanıldığının aksine ‘’fuzuli’’ kelimesi sadece divan edebiyatı şairimizin kullandığı bir lakaptı ve belki de onun sayesinde dilimize yerleşmekle beraber kendisine zaman zaman haksızlık da yapıyoruz. Toplumda, sanki şair olan fuzuli çok fuzuli işler yaptığı için ya da şiirler yazdığı için bu ismin şairin şahsından dolayı boş ve gereksiz anlamında bir sıfat olarak kullanıldığına dair yaygın bir inanış var. Halbuki ‘’fuzuli’’ Farsça bir kelimedir ve başlangıçta sadece bir sıfat olarak kullanılan bu kelime, ünlü şairimizin bunu bir müstear isim olarak kullanmasının sayesinde isim olarak da anılmaya başlanmıştır. Yani boş iş yapan şairimiz değil, boş iş anlamına gelen kelimeyi isim olarak kullanan şairimiz Fuzuli’ydi.
Toplum olarak edebiyattan olduk olası pek anlamayız. Kazma kürek sallamak ve harç karmak gibi işlere olan muhteşem kabiliyetimiz düşün hayatında ve okuma dünyasında kendisini gösteremez çoğu zaman. Renkli gazete sayfaları dışında(-ki onları okumaktan ziyade çoğu zaman seyretmeyi tercih ederiz) pek kitap okuduğumuz söylenemez. Kitap satış rakamları da bunu ispatlar niteliktedir. Çoğunluk Fuzuli’nin bir şair olduğunu bilir. Ömer Hayyam’ı da az çok biliriz. Rakı sofralarında adı geçen ender şairlerden biridir Hayyam. Onu içkiye olan merakından dolayı tanırız zaten.Sokaktan rastgele birini çevirseniz,’’ Hayyam hakkında ne biliyosun?’’ diye sorsanız çok yüksek ihtimalle onun şaraba olan sevgisinden bahseder. Ama onun yazdığı şiirlerden birini okuyabilecek babayiğit pek az çıkar. Aynı şey Baltacı Mehmet Paşa ve Katerina olayı için de geçerli. Kim savaşmış?, ne zaman savaşmış?,savaşın sonuçları nelerdir?, kimse bilmez. Ama iki şahıs arasındaki o malum görüşmeyi herkes az çok , yalan yanlış bilir. Fuzuli de artık yavaş yavaş kahve konuşmalarındaki yerini almaya başladı diğerleri gibi. Fuzuli işlerle uğraşma demek yerine Fuzuli gibi adamsın demeye başladık artık. Kimbilir zamanla hangi büyük sanatçı-bilim adamımızı gereksiz avam sohbetlerde harcamaya devam edeceğiz!
Bu ne biçim bir yazı böyle diyenler için: Yazının fuzuli olduğunu baştan söylemiştim! Hayat bir yanılsamadır zaten. Sadece detaylara dikkat edenler için..!
Cem Özüak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder